Stil savaşı: Marilyn Monroe veya Audrey Hepburn

Audrey Hepburn mü yoksa Marilyn Monroe mu? Kimin tarzı daha iyi? Yıllardır sorulan bir soru.

Monroe: 20. yüzyılın seks sembolü

Dans yürüyüşüne sahip platin sarışın, Marilyn Monroe binlerce hayranının anısına böyle kaldı. Somurtkan dudaklı genç kız imajı hala o kadar canlı ki, aktrisin bu yıl 93 yaşına girmiş olabileceğine inanmak zor.

Çelişkilerin göz kamaştırıcı bir karışımı, aşk tanrıçası ve aynı zamanda kapı komşusu kızı olan Monroe'nun kırılganlık ve şehvet karışımı, zamansız cazibenin simgesi haline geldi.

Dikkat: Monroe'nun 1962'de giydiği elbise. John F. Kennedy'nin doğum gününde, birkaç yıl önce açık artırmada 4,5 milyon euro gibi rekor bir fiyata satıldı.

Yalnızca on altı yıl süren kariyeri boyunca Monroe kendini şöyle kanıtladı:

• Aktris;
• Üretici;
• Şarkıcı;
• Girişimci;
• Ama her şeyden önce bir seks sembolü olarak.

50'li yıllardaki mütevazı ve içine kapanık kadın şeklindeki Hollywood idealinden uzak olan Marilyn, baştan çıkarma tanrıçası imajını korumak için kıyafet ve makyaj kullandı. Ve giydiği her elbise göğüslerinin "ilgi odağı" olmasını sağlayacak şekilde dikilmişti. Yarı açık dudaklar ve hafif eğik kafa, sayısız fotoğrafta aktrisin kartviziti olarak kaldı.

Hepburn: Çağlar boyunca zarafetin sembolü

Ancak Marilyn Monroe duygusallığın ve cinselliğin sembolüyse ve öyle kalmaya devam ediyorsa, o zaman onun tam tersi olan Audrey Hepburn, zarafetin sembolü olarak minnettar izleyicinin anısına kaldı. Beyazperdedeki ilk başarısından bu yana ulaşılmaz bir stil ve incelik simgesi. Büyük kahverengi gözleri, ince, esnek fiziği ve tatlı, fotojenik gülümsemesiyle oyuncu, sofistike, muzip bir moda yaratarak kadın güzelliğinin tüm standartlarını altüst etti. Audrey aynı anda:

• Zeki;
• Zarif;
• Esprili;
• kırılgan;
• Komplike.

Ama çelik bir ruhla. Hepburn her filminde karakterlerine gençliğin hayallerini ve abartısız bir çekiciliği aşıladı.

Dikkat: bu onu o kadar özel kılıyordu ki, nesiller boyu sanatçılara ilham kaynağı olduğunu kanıtladı.

Üstelik pek çok gösterişli divanın aksine Audrey modayı takip etmiyor, onu dikte ediyordu.

Kimin tarzı ideal sayılabilir: Monroe mu, Hepburn mu?

Geçen yüzyılın en zıt iki divasını karşılaştırarak bu soruyu cevaplamak mümkün mü?

İnsanların kendisi hakkında hayaller kurmasını sağlayan ince, sarışın Marilyn, herkesin onun etrafında dönmesini sağladı.Kıvrımlı hatlarını vurgulayan baş döndürücü kesikli dar elbiseleriyle, çekiciliğinin çok iyi farkındaydı ve çoğu zaman erkekleri çılgınca şeyler yapmaya kışkırtıyordu.

Ve Audrey Hepburn, neredeyse hiç kıvrımı olmayan zayıf bir güzellik. Kışkırtıcı kıyafetler yok. Erkek pantolonlar, denizci tarzı tişörtler, romantik elbiseler, yüksek yakalı kılıf elbiseler ve babetler.

Dikkat: Her ikisi de, her şeyden önce, Audrey'in giyinmeyi sevdiği tasarımcı Coco Chanel'e olan sevgileri ve Marilyn'in parfümlere hayran kalması nedeniyle moda tarihine geçti. Sonuçta Monroe'nun ünlü sözünü herkes biliyor: "Yatağa gittiğimde giydiğim tek kıyafet Chanel No. 5."

Yani kimin tarzının daha iyi olduğu sorusu açık kalıyor. Ne düşünüyorsun?